Yeterince İyi Kolektif

Neden “Yeterince İyi”?
Mükemmele adanmış hayatlar içinde, kavramsal olarak “yeterince iyi” kuru kalıyor. Ve bununla birlikte yoğun bir çabayı da işaret eder bir hali var; belki pek çoğumuz “yeterince iyi”‘nin mükemmele en yakına ulaşana kadar sergilenen bir çabayı işaret ettiğine inanıyoruz. Oysa kavram Winnicott’un “good enough mother – yeterince iyi anne”[1] kavramından yola çıkarak sıradan, her gün karşılaştığımız birini işaret eder. Psikanalist Türkay Demir kavramı “yeterince iyi” çağrışımının yaratacağı tuzaktan kurtarmak için “kararında”[2] diye çevirir. [3]
Winnicott’a dönersek bu sıradan kadının annelikte yaptığı en olağan üstü şey adanabilmesidir. Bebeğinin ihtiyaçlarını anlamaya ve onun bu ihtiyaçlarını karşılamaya adanması… Ve onu yeterince iyi yapan ise tüm büyüme yolculuğunda eşlik ettiği bebeğine, ne kadar adanmış bir eşlik sunmaya çalışırsa çalışsın bunu eksikli ve hatalı yapacağını baştan kabul edebilmesidir.
Bu insan olmaya dair bir vurgudur; tüm-güçlü ve tüm-bilir varlıklar değilizdir. Çabamız bir yere kadar sonuç verir; bazı şeyleri yapamayız, bazı şeyleri ise yapmayı istemeyerek ötekileri ve bazen de kendimizi hayal kırıklığına uğratırız. Biraz farkındalıkla, öznelliğimizi korumak adına bunu bazen bilerek ve isteyerek “kararında” yapmamız iyi bile olabilir. Tıpkı birkaç aylık bir bebek her ağladığında, annesinin onun ortalama ne kadar dayanabileceğini bilerek o süre kadar onu bekletebilmesi ve böylece bebeğin yaşadığı hayal kırıklığının daha sonraki baş etme becerilerinin tohumu olmasını sağlaması gibi.
Bu durumda “Yeterince İyi” ya da “kararında” önemli bir açılım sağlar. Çerçeve bize bir sınır getirdiği ve bir şeyleri noksan kıldığı gibi, bizi insan suretindeki varoluşumuz içinde özgürleştirir. Hata yapma, eksik bırakma alanını açar. Ardından da telafi çabaları ve onarım olanakları hakkında düşünmek, hayal kırıklığı ya da engellenme ile baş etmeyi öğrenmek konusunda bizi besler.
Peki ya “Kolektif” ?
Bir Afrika atasözü der ki, “bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir”. Atasözü bir kolektifi işaret eder; ortaklaşa yapılan, insanları belli bir amaç için bir araya getiren bir dayanışmayı anlatır.
Bu çocuk bazen gerçek bir çocuktur, bakım vereni yokken ona bakım verecek güvenli yetişkinler vardır. Bazen bir toplum ya da topluluktur, bir olay karşısında ortak bir tutum sergileyen, topluma yeterince iyi eşlik etme çabasında olan dayanışma içinde bir araya gelmiş uzmanlar vardır. Bu uzmanlar ve çalışma alanları değişken olabilir; konu kimin ne iş yaptığından çok yapabileceği işi sevgiyle diğerlerine sunarak “çocuğu büyütmek için” orada hazır olmasıdır.
Yeterince İyi Kolektif buradan yola çıkarak, psikoterapi, sosyal çalışma, sosyoloji, sanat, eğitim gibi konularda bireysel ya da topluluk olarak hayat içinde yol almaya çalışanlara, uzmanlıklarını dayanışma içinde sunmak üzere bir araya gelmiş yeterince iyi uzmanların oluşturduğu eşlikçi bir topluluk olma gayretidir. Yeterince iyi insan olmaya çalışan bir grup uzmanın, yeterince iyi insan olma yolculuğunda olanlar için tuttuğu alanın adıdır.
[1] Reading Winnicott - Edited by Lesley Caldwell and Angela Joyce (Routledge) / The New Library of Psychoanalysis – Teaching Series
[2] Türkay Demir; “Anne-Çocuk Oyunları: Duygulanımın Doğuşu ve Sonrası" - Ruhsallığın Merkezine Seyahat (Bağlam)
[3] ““Yeterince İyi” Kavramının Vaatleri ve Tehditleri” isimli detaylı kavramsal incelemeyi içeren yazıya linki tıklayarak ulaşabilirsiniz; https://yeterinceiyikolektif.com/blog/yeterince-iyi-kavraminin-vaatleri-ve-tehditleri